yedi vadi ve dort vadi

Yedi Vadi ve Dört Vadi

Hz. Abdülbaha tarafından Bahaî Dini’nin Velisi olarak atanan Hz. Şevki Efendi’nin sözlerine göre; Hz.Bahaullah’ın eseri Yedi Vadi, O’nun büyük mistik ve şairane hitabını içeren bir makale olarak addedilebilir.

Eser, Hz.Bahaullah’ın Süleymaniye dağına çekilmelerinden az sonra ve Emrin 1863’de açıklanmasından kısa bir müddet önce meydana gelmiştir. Bu yazının dış çerçevesi, Sufi felsefesi taraftarı olan ve o zaman Bağdat’ın kuzeyindeki Hanikayn’da yaşayan Şeyh Muhiddin’in sorusuna cevap teşkil etmektedir. Bu, İslamiyet içerisinde ve başlangıcı 9. yüzyıla kadar uzanan mistik bir tarikattır. Sufiliğin ana hedefi, Allah’a yakınlık olarak görülür. Bu yakınlığa varmadaki araçlar; dua, derin düşünce, vecd ve temaşadır. Panteistik bir düşünce mahsulü olan sonsuzlukla tümden bir birlik, kişisel benliğin ilham yoluyla unutulmasıyla idrak edilmekte ve mantıksal güçler olmaksızın, sevgi ateşinin hissedilmesi ön plana çıkmaktadır. Yüzyıllar boyunca gelişen ve tespit edilen terminolojiyi, yüksek Sufi öğretilerini işleyen özel okulların teşviki ve açılışları takip etmiştir. Bu okullardan bazılarında, din ve özellikle dini kanunların olmaması halinde de, ruhani hedeflere ve doğru yola varılacağına inanılmaktaydı. Buna rağmen, onlar yalnız vicdanlarının sesi doğrultusunda yol buldular. Onlar için tümsel birlik vasıtasıyla Allah görünmekte ve O’nun tek tek insanlar içerisindeki varlığı, zuhur eden Elçilerin ve Onların kanunlarına göre gidiş yolu seçme yetkisi vermiştir. Daha kuvvetle din üzerinde ve özellikle İslami yönde gelişmiş Sufilik, 13. yüzyıl başları ile 17. yüzyıl sonları arasındaki devrede en yüksek meyvelerini vermiş ve özellikle şiir sahasında ön plana çıkmıştır. Mistik Allah arayışı, şiir elbisesiyle donatılmış ve öğrenilmesi geçerli sayılmıştır. Sufiliğin bu şekli, Batı ülkelerinde de tanınmış bulunan Celaleddin Rumi (Mesnevi), Sadi Muslihuddin (Gülistan) ve Hafız (Gazel Şiirleri) için çok verimli ilham kaynağı olmuşlardır.

Şeyh Muhiddin, Hz.Bahaullah’a yöneltmiş olduğu soruda, evvelki Sufi şairlerinden Feridun Attar’ın (ölümü 1230) tanınmış eserini konu etmektedir. Bu Nişabur doğumlu yazar, ünlü eseri Mantikut Tayr’i (Kuş Dili) 1180 tarihinde yazmıştı. Bu mecazi eserde, normal bir kuşun, ateşte öldükten sonra kıyamette ölümsüz nura dönüşen Anka kuşunu arayışı tasvir edilmektedir. Burada aşağıdaki yedi vadi sıralanmaktadır; Arayış, Sevgi, Bilgi, Kendinden Geçme, Birlik, Hayret ve Tamamen Yok Olma… Kuşun ve Anka’nın birliği için temel unsur olarak, sevgi, sabır ve feragat istenmektedir. Kuşun bu arayışı, Sufi Allah arayıcılarının Allah’ın Birliğinin temeline giden yolculuğuyla karşılaştırılmaktadır.

Hz.Bahaullah, eserinde adı geçen şiirdeki gidiş yolunu ve birkaç temel düşünceyi esas almış ve bunu, arayan kişinin yaratılışının gayesine varabilmesinden önce geçmeye mecbur olduğu aşamalar olarak tanımlamıştır.

Yedi Vadi’de, Hz.Bahaullah ne zaman ve ne de mekâna bağımlı olmayan Tanrısal gerçeğe şahadet etmektedir. Bu esnada kapalı manalar açıklanmaktadır ki, bunlar geçmiş tüm dinlerde en son ve en yüksek hedefler olarak tanımlanmışlardır. Bu dünyevi varlık mertebelerinde bulunmayan ve sadece feragat, kendini adama ve cesaretle varılabilecek bir padişahlık tasvir edilmektedir.

Hz.Bahaullah, Allah’ı arayanın bu En Yüce’nin yanına sadece O’nun bu zaman devresi için gönderdiği ilahi mesajı ve düzenlemelerini takip etmekle varılabileceğini önemli bir öğreti olarak tespit etmektedir. İnsanın, ruhunun sınırlılığı sebebiyle, Allah ile kişisel bir birleşmesi hiçbir zaman mümkün olamayacaktır. Ancak insan ne kadar alçak ve önemsiz bile olsa, melekuti gerçekleri yaşamında yansıtması halinde, O’na yaklaşma iznine sahiptir. Allah’a varmaya çalışan kişinin, sadece O’nun elçilerine gerçek bir ruh ve sadakat göstermesi halinde YEDİ VADİ ona, En Yüce’ye giden yolda melekuti bilgi ve insani mükemmelliği öğretmede yardımcı olabilecektir.

Dört Vadi, Hz.Bahaullah’ın biraz daha sonra, yine Bağdat’ta kaleme aldıkları mektup şeklinde bir eserdir. Bu, Kerkük şehrindeki mübelliğlerden Şeyh Abdurrahman’a atfen yazılmıştır.

Aynen Yedi Vadi gibi, bu eser de Sufiliğin düşünce dünyası ile ilişkilidir. Hz. Şevki Efendi, bu eserin diğerlerinin yanı sıra, huzur yuvalarından dökülen ebedi yaşam kaynağını arttırdığını, ruhları sarsıp uyandırdığını ve inananların karakterlerini değiştirdiğini vurgulamaktadır. Ruhun, Allah’ın yakınına varışında geçmek zorunda olacağı dört aşama gösterilmektedir. Bunlar, dört özellikle tasvir edilmiş olup Allah’ın isimleriyle adlandırılmıştır ki, böylece bunlar Allah’ın arandığı her vadide en yüksek hedef olarak görünmektedir. Özlenen, Övülen, Cezbeden ve Sevilen... En sonunda, insanlık hizmetinde ilahi düzen anlamında mesaj getiren O Yüksek Varlıklara kendini adama ve tamamen Allah’a teslim olma yer almaktadır.